Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | yakından ilgilenmek | get into f. | ||
Keep a close eye on Tom and make sure he doesn't get into any trouble. Tom'la yakından ilgilenin ve onun başını derde sokmadığından emin olun. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | yakından ilgilenmek | be closely interested in f. | ||
Genel | yakından ilgilenmek | take a close interest in f. | ||
Genel | yakından ilgilenmek | be very interested in something f. | ||
Genel | yakından ilgilenmek | concern oneself with f. | ||
Genel | yakından ilgilenmek | involve closely f. | ||
Genel | yakından ilgilenmek | get involved personally f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | yakından ilgilenmek | nurse along f. | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | yakından ilgilenmek | be interested in f. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | ile yakından ilgilenmek | latch on f. |
Öbek Fiiller | bir şeyle yakından ilgilenmek | keep on something f. |